MÜTEAHHİT BALONU VAR

Bangladeş standartlarında konut üretiyoruz. Londra fiyatıyla konut satıyoruz

Gaziantep Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı Özgür Girişken, Konutun barınmadan çıkıp, yatırım aracı haline geldiğini söyledi. Girişken, “Konut ihtiyacı ve talebi var ama ortada bir de müteahhit balonu var. Sektörün içerisinde yer almaması gereken; bir sürü kişi, kuruluş yatırımlarını bırakıp kont işine yöneldiler” dedi.

Gaziantep’te son yıllarda arsa fiyatlarının hızlı bir şekilde arttığını ifade eden Özgür Girişken, “Arsa fiyatları bugün inşaat maliyetinin yüzde 60-65’lerine kadar çıkabiliyor. Bu şartlar altında insanlar, hem çok yüksek nitelikli olmayan ama çok pahalı olan evlere böyle özel bir dönemde ilgi göstermiyorlar” ifadelerini kullandı.

MİMARLAR ODASI’NIN ETKİNLİĞİ AZALTILIYOR

Mimarlar Odası olarak kurumsal anlamda yaşadıkları sıkıntılardan da bahseden Başkan Girişken, “Mimarlar Odası’nın ve TMMOB’un merkezi hükümetle yaşadığı problemler ne yazık ki yerel ölçeğe indirgeniyor. Ve kamu kurumlarıyla çeşitli kuruluşlarla işbirliği yapmamızın önünde bir engel haline geliyor. Mimarlar Odası’nın etkinliğinin, yetkinliğinin azaltılmaya çalışılması; sahtecilik gibi, düşmüş fiyatlar gibi bazı etkilere yol açıyor” şeklinde konuştu.

LONDRA FİYATIYLA KONUT SATIYORUZ

Mimarlar Odası’na kayıtlı üyesi sayısının son yıllarda artığını söyleyen Girişken, Gaziantep merkezdeki mimar sayısının da 658 olduğunu açıkladı. Girişken, “Mesela Almanya, Japonya gibi sanayileşmiş ülkeleri düşündüğümüzde nüfusa göre mimarlar Almanya’da iki kat Japonya’da üç kat bize göre daha fazla. Ve mimarlar çok daha iyi koşullarda çalışıyor. Ama bunun sebebi şu orada gerçek anlamda mimarlık hizmeti halkla buluşturuluyor. Biz Bangladeş standartlarında konut üretiyoruz. Londra fiyatıyla konut satıyoruz. Bunda teknik bilginin mimarlığın, mühendisliğin, bu hizmetlerin halka daha etkin şekilde ulaştırılması zorunlu ve esas. Acilen bunu yapılması gerekiyor” dedi.

Son günlerde inşaat sektöründe çok büyük bir durgunluk varmış gibi. Gaziantep geneli incelediğimiz zaman bunu nedeni ne?

Çok sebep sayılabilir. Bunların en başlıcası şu an içinde bulunduğumuz dönemin yarattığı belirsizlik ve huzursuzluk ortamı. Elinde para bulunduranlar bile ev alma gibi bir talepleri, ihtiyaçları varsa; bunu ertelemek, ötelemek yöntemini tercih ediyorlar. Çünkü gelecek belirsiz görünüyor. Böyle dönemlerde güvenli tarafta kalmak tabi ki herkesin tercihi. Asıl büyük sebep son yıllarda çok hızlı bir şekilde artan arsa fiyatları. Buraya dayandırmak gerekiyor. Arsa fiyatlarının bu denli yükselmesinde imar politikalarının büyük rolü var. Belediye eliyle kamu eliyle üretilen arazilerde fiyatlar yükseltildi. Ve şu an o fiyatlardan kaynaklı yüksek konut fiyatları hala geçerli. Aslına bakarsanız, 1 numaralı sebep arsa fiyatlarının düşmemesi.

Arsa maliyetlerin inşaatın ne kadarını karşılıyor?

Arsa fiyatları bugün inşaat maliyetinin yüzde 60-65’lerine kadar çıkabiliyor. Bu şartlar altında insanlar, hem çok yüksek nitelikli olmayan ama çok pahalı olan evlere böyle özel bir dönemde ilgi göstermiyorlar. Diğer taraftan şunu söyleyebiliriz. Konut ne yazık ki çok uzun bir süreçten bu yana yatırım aracı haline getirildi. Ama biz insan hayatının, insanın temel ihtiyaçları olan; barınma, giyinme, beslenme gibi temel ihtiyaçların; yatırım aracı, ticaret aracı olmasını zaten istemiyoruz. Şu anda konut yatırım aracı olma özelliğini yitirmeye başladı. Çünkü son 6 ay ve 1 yılda ki döviz hareketlerini inceler ve izlerseniz. Konutu çok daha hızlı bir şekilde katlayan yatırım araçlarının gelişmesi, yatırım amaçlı konuta yaklaşan vatandaşların konuttan uzaklaşmasına yol açtı. Döviz hareketleri bundan sonra nasıl bir seyir izler bilinmiyor. Özellikle Donald Trump’ın gelmesi, Amerikan politikalarının belirsizliği sürükledi. Dolayısıyla çok hızlı yükseliş ve düşüşler hala geçerli olabilir. ,

Dolayısıyla konutun rakibi diyebileceğimiz döviz piyasasında ki bu belirsizlik, zaten içerde de belirsiz olan siyasi atmosferle birleşince, konut fiyatlarında konut satışlarında bir durgunluğu beraberinde getirdi.

Şimdi faiz indirimleri, vergi indirimleri KDV oranlarının düşürülmesi ne yazık ki suni teneffüs etkisi yaratacaktır. Bizim yapısal sorunlarımız var. Yani konut ihtiyacı, konut talebi var ama ortada bir müteahhit balonu da var. Sektörün içerisinde yer almaması gereken; bir sürü kişi, kuruluş yatırımlarını bırakıp kont işine yöneldiler. Bir konut balonunda bahsedemezsek bile müteahhit balonundan bahsedebiliriz. Şu anda da bu yakın vadede ne yazık ki sular durulacak gibi görünmüyor. Olumlu konuşmak isterdim ama halka yalan söyleyecek halimiz yok. Piyasa ortada

Arsa fiyatlarını nasıl düşer?

Arsa fiyatları şöyle düşer. Şu anda teknik konuşmak istemiyorum ama maalesef bunun açıklaması teknik. Yürürlükte ki Gaziantep çevre düzeni planı diyor ki “2030 yılında Gaziantep’in nüfusu 3 milyon bütün imar planları buna göre yapılmalı” fakat daha şimdiden imarlı olan bölgelerde 4 milyona yakın nüfusu barındıracak kadar bir alan ortaya çıkmış. Yani bizim bir arsayı imara açma konusunda sıkıntımız yok. Fakat bunlara ne kadar altyapı götürülmüş. Ne akdarı yola sahip, ne kadarı kanalizasyon yapısına sahip. Görünürde imarlı çok yer var. Ama uygulama yapılmadığı için halk bundan faydalanamıyor. Dolayısıyla piyasayı hala altyapısı hazır imara açılmış az sayıda ki az bir alan belirliyor. Bu yeni yerlerin derhal uygulamasının yapılması müteahhitlerin hızla uygulamaya başlayıp hemen insanların oturabileceği yerlerde bulunacağı arsaların artırılması tabi arzı genişletecektir. Dolayısıyla arsa fiyatlarını aşağıya çekecektir. Ama şu anda bu çalışmanın uzağındayız. Hala bu imara açılmış yerlerin altyapı uygulamaları yapılmazken; yani biz Bayramlı gibi, Kurtuluş Mahallesi gibi çok büyük 110 bin kişinin yaşayacağı bölgeleri imara açma peşindeyiz. Bu şartlar altında bunların imara açılmasını hiçbir fiyat düşürecek etkisi olmuyor. Çünkü yine insanların inşaata başlayacağı altyapısı hazır yer ortaya çıkmıyor.

İbrahimli 2 ihale mart ayında açılacak da altyapı ihalesi o gidecek de müteahhitler de başlayacak da olmuyor iş. Yani var ama yok. Fiyat düşmüyor.

Mimarlar Odası olarak yaşadığınız sıkıntılar nelerdir?

Mimarlar odası olarak kurumsal anlamda yaşadığımız sıkıntılar; Mimarlar Odası’nın ve TMMOB’un merkezi hükümetle yaladığı problemler ne yazık ki yerel ölçeğe indirgeniyor. Ve kamu kurumlarıyla çeşitli kuruluşlarla işbirliği yapmamızın önünde bir engel haline geliyor. Mimarlar Odası’nın etkinliğinin, yetkinliğinin azaltılmaya çalışılması; sahtecilik gibi, düşmüş fiyatlar gibi bazı etkilere yol açıyor. Örneğin şu anda verilen bir mimarlık hizmetin faturasının kesilip kesilmediğini denetleyen tek kuruluş Mimarlar Odası ve TMMOB’a bağlı diğer odalar. Eğer siz bu projelendirme sürecinde Mimarlar Odası’nın rolünü azaltmaya çalışırsanız insanlar fatura kesmeyecektir. Fiyatlar düşecektir. Ülke vergi kaybına uğrayacaktır. Mesela bizim en büyük sorunlarımızın başında bu Mimarlar Odası ve diğer odalara karşı yürütülen etkisizleştirme politikaları var. Bunun dışında Mimarlık mesleğinin ve mimarların pozisyonları hakkında düşünecek olursak da; Mimarlar Odası’nın en çok zorlandığı konu ne yazık ki emeğe değer verilmemesi, mimarlık mesleğinin hak ettiği değere ulaşamaması ve mimarların giderek zorlaşan koşullar altında çalışmak zorunda olmaları. Bu konuda ne yazık ki yasa koyucuların öncelikle bir şeyler yapması gerekiyor. Çünkü geldiğimiz noktada Mimarlar Odası’nın bu konuda yasal sınırları son derece katı bir şekilde çizilmiş durumda. Ve biz yasal kısıtlıklarımızdan ötürü konuyu iyileştirmek için çok fazla bir şey yapamıyoruz. Bu elbette yapılan işin kalitesini de etkiliyor. Mimar halkın daha düşük standartlarda, niteliklerde konutlara ve binalara sahip olmasını bu tür yerlerde yaşamasına yol açıyor. Ve bir sürü bunun gibi şey sayılabilir.

Bu kent kimliğini de etkiliyor mu?

Elbette etkiliyor. Çok kötü. Şöyle söyleyeyim. Mesela fatura denetimi yapılmadığı için örneğin faturayı düşük kesen ya da hiç kesmeyen bir mimarla ya da mühendisle bunlar küçük bir azınlık olsa da tek bir kişi olması bile piyasayı tamamen etkilemesi anlamına gelir. Her şeyi doğru yapan, sigorta primlerini gününde zamanında ödeyen, faturasını muhtazam şekilde kesen bir mimarın rekabet etme şansı kalmıyor. Dolayısıyla işini muhtazam yapan mimarlar, ya başka mesleklere yöneliyorlar ya bu işten çekilmeye başlıyorlar. Dolayısıyla iş daha niteliksiz, üretim yapan “fastfood” usulü mimarlık mühendislik hizmeti veren kişilerin elinde. Ve kötü bir kent çevresi oluşmasına yol açarak sonuçlanıyor. Ne yazık ki durumumuz bu.

Mimarlar Odası olarak kaç üyeniz var?

Adıyaman ve Şanlıurfa illerini de dahil edersek bin 80. Sadece Gaziantep’te ise 680.

Bu sayı Gaziantep için yeterli mi?

Mesela Almanya, Japonya gibi sanayileşmiş ülkeleri düşündüğümüzde nüfusa göre mimarlar Almanya’da iki kat Japonya’da üç kat bize göre daha fazla. Ve mimarlar çok daha iyi koşullarda çalışıyor. Ama bunun sebebi şu orada gerçek anlamda mimarlık hizmeti halkla buluşturuluyor. Çok daha nitelikli bir çalışma ortamı olduğu için burada ki mesela tek bir büyük yapı sitesini 2 mimar ya da tek mimar çalışarak hazırlarken Almanya’da belki 40 kişilik bir ekip bunu gerçekleştiriyor. İkisini nitelik anlamında ki standartların karşılaştırmamız mümkün değil. Dolayısıyla elimizde bir iş gücü mimar gücü var. Fakat bu güç politikalar sebebiyle halka ulaştırılamıyor. Bu standartların acilen yükseltilmesi gerekiyor. Daha pahalı konutlar satıyoruz. Pahalı konutlar üretiyoruz. Ama bunlar batı standartlarında değil. Yani biz Bangladeş standartlarında konut üretiyoruz. Londra fiyatıyla konut satıyoruz. Bunda teknik bilginin mimarlığın, mühendisliğin, bu hizmetlerin halka daha etkin şekilde ulaştırılması zorunlu ve esas. Acilen bunu yapılması gerekiyor.

Öğrenciler donanım mı geliyor? Üniversitelerde eğitim kalitesinde düşme oldu mu?

Üniversitelerde ki hocaların çok iyi niyetli gerçekten onların çabaları ile zaten yürüyor. Fakat mimarlık adına konuşacak olursak mimarlık özel bir eğitim gerektiriyor. Birçok dalda bilgili olmamızı gerektiriyor. Fakat görüyorsunuz ki ülke ortaöğretim kademesinde, ilköğretim kademesinde her geçen gün kan kaybediyor. Üniversitelerde özellikle bu FETÖ sonrasında çok sayıda akademisyen uzaklaştırıldı. Bazıları FETÖ’den bazıları KHK’lar ile FETÖ gerekçesiyle ama aslında alakası yok. Üniversitelerde hoca sayısı yeterli değil. Çok fazla üniversite açıldı. 5 tane büyük Avrupa ülkesinde toplam 85 mimarlık okulu varken Türkiye’de 130’dan fazla mimarlık okulu var. Şimdi nu kadar mimarlık okulunun destekleyecek nitelikte hocamız, akademisyenimiz, bilim insanımız yok bizim. Dolayısıyla ne yazık ki üniversitelerde ki eğitim hem üniversitelerin yetersiz imkânlar sebebiyle hem de alt kademede ki eğitimin ortaöğretimde ki ilköğretimde ki eğitimin yetersizliği sebebiyle istenilen seviyelerde bir şey sağlanıyor. Öğrenciler bu durumdan huzursuz. Onlarda ilerlemek iyi mimar olarak yetişmek istiyor. Yan yana geldiğimiz birçok öğrenci arkadaşla konuştuğumuzda her zaman bunu görüyoruz. Ama ne yazık ki bunu sağlayabilecek bir durum yok.

23 Şub 2017 - 00:00 - Gündem


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Gaziantep Pusula Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Gaziantep Pusula Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Gaziantep Pusula Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Gaziantep Pusula Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.